"Herkes kendisinin doktorudur” sözü sağlıklı olma yolundaki bireysel farkındalığın özeti gibidir. Sanayileşmedeki hız, konvansiyonel tarımın hızlı büyümesi, geleneksel ve doğal yöntemlerin azalması, hibridizasyon, genetiği değiştirilmiş gıdaların yaygınlaşması, uzun ömürlü ambalajlı ürünler ve daha niceleri
“Herkes kendisinin doktorudur” sözü sağlıklı olma yolundaki bireysel farkındalığın özeti gibidir. Sanayileşmedeki hız, konvansiyonel tarımın hızlı büyümesi, geleneksel ve doğal yöntemlerin azalması, hibridizasyon, genetiği değiştirilmiş gıdaların yaygınlaşması, uzun ömürlü ambalajlı ürünler ve daha niceleri… Çevreniz kirleniyor, besinleriniz kirleniyor, kaynaklarınız kirleniyor. Bu yazının konusu bireysel olarak bu kirlenmeden en az nasıl etkileniriz? Sağlığımıza olumsuz yansımalarını nasıl en aza indirgeyebiliriz?
Yaşam Tarzı
Egzersiz
Egzersiz sağlıklı olmanın gereklerindendir. Düzenli egzersiz yaparak bazal metabolizma hızınızı düzenleyebilir, bedeninizin detoks aktivitesini arttırabilir, endorfin düzeylerinizi regüle ederek daha zinde, daha enerjik ve huzurlu olmanızı sağlayabilirsiniz. Günümüzün en büyük sorunlarından birisi olan fazla kiloların da, insülün direnci, metabolik sendrom gibi pek çok kronik sorunun da çözümünde en etkin yöntemlerden birisi düzenli egzersizdir. Bu nedenle düzenli egzersizi yaşamınızın bir parçası haline getirmenizde yarar var. Düzenli egzersiz denilince aklımıza sıklıkla spor salonları geliyor. Burada her gün 30 dakika ya da haftada 4 gün 50-60 dakikalık hızlı yürüyüş ve buna eşdeğer egzersizlerden söz ediyorum. Her gün farklı egzersizlerde de yapabilirsiniz. İş sırasında her yarım saatte bir ya da saat başında ya da aklınıza her estiğinde yapacağınız esneme hareketleri dahi sizi olumlu etkileyecektir.
Yeme Düzeni
Pek çoğumuzun yeme düzeni ne yazık ki fast food kültüründen çok etkilenmiş gibi görünüyor. Sık sık atıştırmalar, şekerden zengin abur cubur fazlaca tüketme, öğün aralıklarının daralması, yatarken yemek yeme pek çok sorunun da kaynağını oluşturuyor. Eskilerin günde bir ya da iki öğün düzeni, az yemeleri (yokluktan olsa bile) sağlıklı olmalarının anahtarı olarak belirtiliyor. Günümüzde taş devri diyeti, karatay diyeti gibi pek çok beslenme protokolü eski zaman yeme düzenini referans alarak hazırlanmıştır.
İntermittant Fasting
Aralıklı beslenme olarak tanımlanan yeme düzeni evrimsel olarak atalarımızın beslenme davranışını taklit eden bir beslenme biçimi olup en çok kabul gören sağlıklı beslenme modellerinden birisidir. Aralıklı beslenmede temel prensip az öğün ve az yemektir. Fazla ve sık beslenmenin insulinerjik sistemi zaman içinde bozduğunu ve bunun da low grade inflamation (LGİ- düşük yoğunluklu inflamation) neden olarak bir dizi kronik sorunu başlattığını biliyoruz. bu nedenle
· Sık sık yemekten kaçının.
· Yemek aralarındaki atıştırmalıklardan kaçının
· Şeker içeriği yüksek (glisemik indeksi yüksek) besinlerden kaçının
· Başlangıçta günde üç öğün, ara atıştırmaları keserek beslenin. Zaman içinde öğün aralıklarını açarak haftalık toplam 17 öğün beslenin.
· Öğün araları 4,5-5 saatten kısa olmamalı.
· Yapabilirseniz ayda iki gün sadece su içerek açlık yapın(her hangi bir hatalığınız varsa karar vermeden önce doktorunuz ile görüşün). Bilimsel olarak kanıtlanmış pek çok yararı var.( yeni oluşmuş kanser hücrelerinin ölmesi gibi)
· Günde 2 litreden fazla su için. Suyu kısa aralıklarla birkaç yudum şeklinde değil susuzluk hissi geldikten sonra bolca için.
Doğru besinler için listemize göz atın
Kişisel bakım
Cildiniz vücudun yüzeyi en geniş organlarından birisidir. Cildinize sürdüğünüz her şey emilir ve karaciğer detoks filtrelerinden geçmeden doğrudan kan dolaşımına karışır. Dolayısıyla cildinize sürdüğünüz her şeyi dikkatli seçmeniz gerekir. Seçmediğiniz takdirde toksik maddelerin direk etkisine maruz kalmanıza neden olacaktır. Nedir bu maddeler ? nelere dikkat etmek gerekir?
Dioksin : İlaç sanayiinde, kozmetiklerde, deterjanlarda, plastik kaplarda ve bazı boyalarda kullanılır. En kötü özelliği yıllar içinde vücutta birikim yaparak kansere neden olabilmesidir. PEG, oksinol, nonoksinol, polisorbat 60 ve polisorbat 80, polietilen, polietilen glikol, polioksietilen, -poli ya da oksinol gibi isimlerle etiketlerde yer alabilmektedir.
Nitrozamin: Nitrozaminli bir ürünle saçlarınızı yıkadığınızda emilen nitrit miktarı, bozulmuş bir gıdayı yediğinizde aldığınız miktardan daha fazladır. Şampuanlarda sıvılaştırıcı ve yoğunlaştırıcı olarak, el sabunlarında, saç spreylerinde ve güneş kremlerinde kullanılmaktadır. Diğer nitrozamin formundaki bileşimler etiketlerde lauramide dietanolamin, coco dietanolamid, lauramide DEA, lauric dietanolamid, lauroyl dietanolamid ve lauryl dietanolamid’dir.
Sodyum Lauryl Sülfat- SLS:Yüz temizleyicilerinde, şampuanlarda ve banyo köpüklerinde bulunmaktadır. Cildi incelten bir maddedir. Ürün etiketlerinde “Hindistan cevizinden gelen” gibi açık olmayan ifadelerle belirtilse de petrol tabanlı bu madde kanserojen maddeler olan formol, dioksan, etilen oksit ve astedaldehid’den oluşur.
Vazelin, Parafin :Yüz ve cilt nemlendiricilerinde, serumlarda, maskelerde ve güneş koruyucularda bulunmaktadır. Bu petrol türevleri yumuşatıcı özelliklerinden dolayı nemlendiricilerde kullanılmaktadır. Bu maddeler cildin üzerinde bir tabaka oluşturarak vücudun kendi kendini nemlendirme mekanizmasına engel olmaktadır. Vazelin cilt etkinliklerini ve hücre olgunlaşmasını yavaşlatır, erken yaşlanmaya sebep olur.
Formol:Maskara ve tırnak cilasında bulunmaktadır. Kanserojen bir maddedir. Özellikle polyquaternium-15, DMDM Hydantoin ve Diazolidinyl Üre’de bulunur. Bu maddeler cilt üzerinden ve tırnak köşelerinden vücuda nüfuz eder. Manikür ve pedikürünüzü yaptırırken de formola maruz kalabilirsiniz.
Paraben:Östrojene benzerliği ile bilinen paraben, hemen hemen her kozmetik üründe bulunmaktadır. Ürünlerin raf ömrünü uzattığı için koruyucu olarak kullanılır. Göğüs kanseri içinde yoğunlaştığını gösteren bulgular nedeniyle Amerika ve Avrupa’da kullanımına geniş ölçüde son verilmiştir.
PABA:(Para-aminobenzoic asit, Padimate-O, Octyl dimethyl PABA) Güneş koruyucularında, yüz nemlendiricilerinde bulunmaktadır. Araştırmalar cilt kanserine neden olabildiğini göstermiştir.
Talc Pudrası :Hydrous magnezyum silikat diye de bilinen TALC asbeste benzer özellikler taşıması nedeniyle oldukça risklidir. Talk bebek pudralarında, göz farlarında, allıklarda, bronzlaştırıcılarda, dudak koruyucularında ve toz olan çoğu kozmetik ürünlerde kullanılır. Bu ürünlerin taneleşmesini (toplkalaşması) önleyen ve emici bir madde olmasından dolayı kullanılır. Amerikan Kanser Kuruluşu’nun belirttiği üzere asbest içerikli maddeler kanserojen olarak kabul edilmektedir.
Trıclosan:Diş macunlarında, akne temizleyicilerinde, akne tedavi ürünlerinde, nemlendiricilerde, deodorantlarda, vücut şampuanlarında, şampuanlarda, parfümlerde, islak mendiller ve dudak boyasında bulunmaktadır. Önceleri popüler bir antibakteriyel olan triclosan şimdilerde kansere ya da önemli sağlık sorunlarına neden olan katkılarla bozulmuştur. Cildi kurutabilmekte, gözeneklerin tıkanmasına yol açarak akneye sebep olabilmektedir. Kas fonksiyonlarını ve iskelet yapısını olumsuz etkilediği de İfade edilmektedir.